Koca koca adamlar, kadınlar ve küçücük yüreklerinin istilasındaydı sanki kaderimiz. Kök salmaya çalışan maskeli bir ürkekliğe tırpan oldu Gezi direnişi. “Ya benimsin ya da kara toprağın” diyen hastalıklı bir sahiplenmenin kurbanı tazecik fidanların derin acısına rağmen, uyanış panzehiri kana karıştı
Müthiş uzlaşı!
Nedir bu ayrıcalıklı olma merakımız, sıradanlığı terkin makam ile mümkün olacağını sanma hallerimiz? Öteden beri severiz şaşaalı, imtiyazlı işleri. Obur benci doğamızı doyurmanın bir yoludur bu. “Ben”i geriye atıp, “biz” olabilmeyi başarmak ise tekâmülünü tamamlama gayreti içinde olanlara özgüdür. Elbette
Kaos
TBMM’nin 24. Dönem 1. Yasama yılı benzersiz bir krizle açıldı. Bir yanda Hatip Dicle ve diğer KCK tutuklusu milletvekilleri, diğer yanda CHP’nin Ergenekon Davası tutuklusu milletvekilleri Mehmet Haberal ve Mustafa Balbay, MHP’nin Balyoz davası tutuklusu milletvekili Engin Alan yargının tartışmaya
Giden geminin ardından…
Bir seçim süreci daha sona erdi. Sonuçların kafa karıştıran niteliği bir yana arkasından gelen tartışmalar pek de kolay geçecek bir yeni dönem olmayacağı işaretlerini veriyor. Sonuçlar kafa karıştırıcı çünkü; “emekli, işçi, çiftçi, esnaf sıkıntı içinde, ağlıyor” algısına neden olan eylem