Adalet; adil olmayanların, sözlerindeki yalancı vurgularda değil de, onu yüreklerinde hisseden ve sözleriyle destekleyenlerin eylemlerinde hayat bulduğunda anlamına kavuşacak bu ülkede… 1 Temmuz 2014
Torbalı ileri demokrasi; yeni “cicileri” ile geleceğimizi barış soslu ipotek etme çalışmalarına tam gaz devam ediyor. Al gülüm ver gülüm, oldu da bitti maşallah ile sorgusuz sualsiz “Usta” hükümranlık… Oh ne âlâ, ne âlâ! Çözüm diye diye, bilinmezliklere gebe çözümsüzlüğe
Şeytan azapta gerek!
Türkiye’nin Ortadoğu’da kuruluşundan beri izlediği denge politikası; Yeni Osmanlıcılık romantizmi ile ülkeyi şirazesi kaçmış bir aktif politikaya sürükleyen kötü bir stratejiste dışişlerimizi teslim etmemizle tarumar oldu. Ve “stratejik derinlik” icrasının balkonlardan oraya buraya selam göndermekle kalmayıp, komşunun evini kurcalamaya varmasının
Ey gözyaşları Esma’lar için bonkör, kendinden saymadıklarına cimri olanlar! IŞİD, Türkmenleri katlediyor gözleriniz neden görmez bu canilikleri, kulaklarınız neden tıkalı masumların çığlıklarına? Bu tiksindirici bağıran sessizliğiniz ne tür bir oyunun içinde olduğunuzu haykırıyor… Lanet olsun gösterişli yalanlarınızın tutsağı, aklı ve
Bugün AYM kararıyla, hak ve özgürlükleri sahte deliller, keyfi karar ve tutumlarla, savunma hakları büyük ölçüde gasp edilerek ellerinden alınan Balyoz tutsağı askerlerimize tahliye ve yeniden adil yargılama yolu açıldı. Bir hukuk mücadelesi daha yüz güldüren bir kararla umuda döndü
Türkiye’deki icraatları ortada olan Baş Bölen’imiz, Avusturya’yı korkuttu. Neredeyse “Persona non grata” (İstenmeyen adam) ilan edilecek. Avusturya toplumunu da böleceği endişesi, ağırlanacak ve konuşacak yer bulamaz hale getirdi bağıran siyaseti. Çalınan her kapıdan gelen cevap olumsuz. Gülelim mi ağlayalım mı
Şu sıralar ‘insan’ olmak üzerine düşünüyorum, gücün akıl almaz baskıcı telkiniyle, uygarlığın; silah gölgesinde bir hükmediş şeklinde dayatıldığı bu dönemde her iki ayaklı, düşünüp, konuşabilen yaratığa ‘insan’ denilmesine içerliyor, ben ve benim gibi tüm bu gerçekliklerle doku uyuşmazlığı yaşayan birçoklarının
RTE’yi dinliyorum gözlerim kapalı. Anlıyorum ki ülkedeki tüm sorunların nedeni CEHAPE ve MEHAPE (!) Muhtemelen Konsolosluğu da onlar basmıştır (!) Sonra aklıma bir şarkı takılıyor: Beraber büyüdük biz bu masallarla, beraber ıslandık yalan yağmurunda, şimdi dinlediğimiz tüm bağırtılarda, cehenneme davet
Kız çocukları bir tür zihin yıkamayla eğitilecek, saçlarının telleri şehvet malzemesi olacak sonra da son 3 yılda 130 bin çocuk gelin olduğu, her 10 kadından 4 ünün aile içi şiddet gördüğü ve çocuk istismarının alıp başını gittiği gerçeği ile mücadele
Durmak yok…
“Durmak yok, beyinlerinizdeki örümcekler, çağdaş yaşamın tüm unsurlarını ağlarıyla örüp yok edene kadar yola devam!“ Erdem Nur CENGİZ 12 Haziran 2014
