Gel de sövme şimdi saraylarda hükmetme şehvetini tatmin edenlerin Can’ı ölümle kucak kucağa yoksullukla terbiye etme küstahlıklarına. 16.11.2014
Şiirimi anladığında sevgili Ruhumun ezgisini duyacaksın, Tamlanacağız seninle… Bil ki kökü yok sevdamızın Başkalarının süslü sözcüklerinde…
Ah toprak; Cansız bedenlerden, Can devşiren, Büyüksün Zengin hiçliğimize inat! Erdem Nur Cengiz 9.11.2014
Koşuyorum dolu dizgin yaşamaya, ölümün soluğunu ensemde duyarak… 9.11.2014
Ailesinin yıllarca didinip, çalışıp edindiği serveti, lüks ve sefahat düşkünlüğü ile har vurup harman savuran mirasyedi gibisiniz. Değerleriniz yok ama doymak bilmeyen iştahınızı kabartan debdebeli düşleriniz var sizin. Dokunduğunuz her yeri çirkinleştiriyor ranta tapan zihinlerinize güdümlü elleriniz. Mağrur yalanlarınızın, mağdur
‘Birilerine’ hak görülen, hak edene reva görülmüyor ve mazeretler üretiliyorsa olmazlığına dair, sorgulanasıdır nedenleri… Yanıtsız bırakılıyorsa sorgu, temelsizdir ve mücadele edilesidir olmazlığı…
Tekrarlara mahkum bir seslenişmiş benimkisi. Yorgunum belki ancak vazgeçmedim. Elbet kaldırdığım taşların altından yıldızlar çıkacak. Ya da henüz keşfedilmemiş bir güneş ulaşacak evrenimize, BİZ’den olan ve öpecek yüreğimizden.Umut ve türevi cesaret hazinem. 5 Ekim 2014 (Yıllar öncesinden başlamıştı çağrım BİZ
Cehalet, anlayamadıklarında baskı unsuru olur daha çok. Sanatı anlayabilmek; yaşamı para kazanma, güç elde etme, yeme, içme, cinsel ihtiyaçlarını giderme gibi basit eylemlerle tanımlayan ve öyle yaşayanlar için mümkün değildir. Ruhu zarafet / incelikten nasibini alamaz böylelerinin. Küçümsemeleri de anlayamadıklarına
Umudunu geçmişinin aydınlık yüzünde ara!BİZ’i oluşturmadıkça sadece seslenensin!
Can bu, acıyor. Ölüm hükmü, zalimin yalanındaki gizil şifre. Birileri yazıyor, kandırılan oynuyor, masumiyet ölüyor alkışlanan o celladın eliyle… 10 Eylül 2014