sanki asırlar sürecekmiş gibi varoluşu yaslandı mabedine oysa ıslak bir zeminde gel-git ritminde sinsi bir hazırlanış vardı depremine çokça gözü takılıydı sınırı bilinmez o leylak bahçesinde nerden bittiği belli olmayan ‘eflatun menekşe’ye; ‘umut’ orda saklı sandı depremiyle yıkılıncaya dek o
Kenan’a
Telefona yapışmıştı aşk, Büyüsünü yitirmek korkusuyla… Oysa tende, Oysa gözde, Oysa emekte; Bütünleşerek büyümek vardı, Bir türlü anlamak istenilmeyen… Telefona yapışmış da Salt sese bürünmüştü aşk; Bilmez gibi, Sözcüklerde yetersiz, Eylemlerle anlamlı kıldığını kendini… (24/02/2003) Erdem Nur Cengiz
İmkansızım Benim
Sen imkansızı bilir misin; Hani düşlerinde avuçlarındadır, Sonra bir kor olur, yakar seni Hemen yanıbaşındadır da Dönünce üşütür, acıtır seni… Hani sonsuza dek Senin olacak sanırsın ya Başlamadan biter gibi Sen de öylesine imkansızımsın benim… Erdem Nur Cengiz
Bıçak
Bıçak keskindi de Kanatmıyordu Yüreğime dokunup dokunup Çekerken kendini Gölgesi yaslanmışken omuzuma Göz kırptı acımın çaresizliğine Bıçak keskindi de; Merhameti mi vardı ne? Ölümü anımsatan çehresinde Yaşama yakarışı, Yüzeyine ışığın her değişinde… Erdem Nur Cengiz
Seni Seninle Aldattım
hani o gün; bana ‘var mısın benimle gelmeye? ‘ diye sormadan almış başını gitmiştin ya serüven düşünle adı gizli o kente işte O gün ben, ben O gün, sardunyalı bahçesi sevdamıza kurgulu O evde seni seninle aldattım. sen olmayan senin
Sözsüzlüğü Bir Tebliğdi
‘uykucu dostuma sevgilerimle’ sözsüzlüğü bir tebliğdi uyku prensliği’ne geçişine. salındı melekleri düşlerine uzanan geçide yol göstermeye sessizce… durgun bir ırmaktı yüzünün kıvrımları… gülümseyişindeki esinti, sadece gözlerinde etkide. e bebeğim eee ee! ! 21/09/2002 Erdem Nur Cengiz
Yalnızlık Hiç Böylesi Çocuk Olmadı
‘Dostum İsmail Erkan Tolay’a’ yalnızlık hiç böylesi çocuk olmadı gözlerinde… sözcüklerinde gizli bir ağlayışın masum yansıması… sesinde buruk ama coşkuyu çağıran o büyülü tını…. 19/09/2002 Erdem Nur Cengiz
Sen Beklenilmeyen…
Sen beklenilmeyen, Ama gelen bir bilinmeyen. Soluğunda soluksuzluk üreten, Yüreğinde kafeslenen özgürlüğünle Sen; Beklenilmeyen ama hep gelen Bitmeyen bir bilinmeyen. Sözsüzlüğünde sözcüklerden gelen, Tükenmişliğine maske Coşkunla sen; Sana filizlenen umuda küskün, Beklenilmeyen Ama hep gelen Çözümsüz değil, bir bilinmeyen… Temmuz
Ben bir Tanrıça’yım
Ben bir Tanrıça’yım; Avuç içinde silik, Yaşlandıkça derinleşen O yoldayım… Kurbanlarım var Ve düşmanlarım Kurbanlarım atıldıkça uçurumlara Düşmanlarımın hançeri sırtımda Savaştayım… Ben ölüme susamış Ama ölmeye inat Bir yaşama tutsak Tanrıça’yım… İzmir 2002 Erdem Nur Cengiz
Olgunlaşmayan Bir Aşk Bitti
Saatler kurulmuş anda şimdi Son kadehte bitme vakti Gözyaşlarım, küskünlüğüm Ah sensizliğim… İşte ölümcül darbesi zamanın Saniyelerde kurguya uymuş gibi; Başlamaya ürkek Olgunlaşmayan bir aşk bitti. (30/06/2001) Erdem Nur Cengiz