Günlerdir kendimi alacakaranlık kuşağında bir figüran gibi hissediyorum. Gerilimle beslenen bir toplum olma yolunda hızla ilerliyormuşuz sanısına kapılmam için yeterli malzeme var yaşanan tüm gelişmelerde. Her olaya, kişiye, kuruma şüphe ile bakar olduk. Çünkü gerçeği öğrenme arzumuzu doyuramayan yetisiz yetkililik,
“Dünyayı güzellik kurtaracak…”
Geçenlerde bir tanıdıkla, ülke gündemi üzerine kısa süreli bir sohbetimiz oldu. Bazı gelişmelerden duyduğumuz endişeleri paylaşırken, ben; içimde zaman zaman kabaran öfkeye rağmen, barışçıl bir dil kullanmaya özen gösterdiğimi, öfke dilindense, sağduyuya çağıran bir seslenişin farklı ideolojidekiler üzerinde de olumlu
Sabıkalı ülkeler koalisyonu ve Libya denklemi
Beklenen oldu. Direnen Kaddafi’nin resti, önce Birleşmiş Milletler’in ambargo kararı ile karşılık buldu. Muhalifleri sindirmek için silaha sarılan, batıya tehditler savurmaktan geri durmayan Muammer Kaddafi’ye, BM Güvenlik Konseyi’nde oy çokluğu ile kabul edilen “uçuşa yasak bölge oluşturulması ve gerektiğinde operasyon
Kassandra’nın gözleriyle bakmak…
Yunan mitolojisi’nin bilindik kahramanlarındandır Kassandra. Olacakları bilen ama kimseyi inandıramayan, geleceği görebilme gücüne rağmen zavallılığa mahkum edilen bir karakter… Hepimizin malumu, var olduğu iddia edilen bir terör örgütü ile ilgili hukuki sürecin bağlantılı olaylarını ve başrol oyuncularını anlamlandırmakta zorlandığımız bu
Demokrasi üzerine
Partilerin daha doğrusu parti liderlerinin milletvekili belirleme süreci sona erdi. Seçmenler, parti örgütleri, YSK’ya sunulan listelerde, beklentilerinin karşılığının olup olmadığını araştırıyor. Medyada, haber programlarındaki yorumlar, sosyal paylaşım sitelerindeki yazılar, partilerin örgüt tabanlarından gelen sesler genel anlamda pek de memnuniyet içermiyor.
Orada bir dost var uzakta…
Yıl 2001, aylardan Haziran, şiirle girdi incinmişlikleri çok dünyama. Dosta çok gereksinimim olduğu günlerin eşsiz keşfiydi O. Güvenmeyi yeniden öğrendim zarafetiyle, bir de çıkarsız birilerinin olabileceğini… Anlatmayı sevdiği kadar dinlemeyi de bilirdi, hiçbir ayrıntıyı kaçırmadan üstelik. O’nun gözüyle, sesiyle gittim
“Doğru güçlünün işine gelen” midir?
Çocukluğum fikri tartışmaların, tarihle siyasetin karşılaştırmalı analizlerinin yapıldığı aile toplantılarına tanık olup, sürekli merak etmekle geçti. Özellikle aklıma takılan bir söz vardı “Tarih tekerrürden ibarettir”. Çocuk aklımla yerkürenin üzerinde pek çok uygarlık yıkılıp, yerlerine yenileri gelmişken, yönetim şekillerini değiştirip, bambaşka