Kandil-İktidar trafiğinin gündemdeki ağırlıklı yeri tartışılmaz ancak biz bunlara tüm mesaimizi harcarken AKP, 2003 yılından beri yeni düzenlemeler ve değişikliklerle şekilden şekle soktuğu Sayıştay Yasası’nın işlevine ket vuran yeni bir yasa teklifini TBMM’ne sundu. Yeni teklifin olumsuzluklarına geçmeden önce Sayıştay’ın
Tahammülsüzlüğün Pençesi
Yıllarca kanımızla beslenen terör örgütü ile “barış” müzakeresi masasına oturdular ya, Türkiye’nin NATO şapkası altında kurduğu Terörle Mücadele Mükemmeliyet Merkezi’nin (TMMM) yayımladığı İngilizce ‘Aylık Terörizm Raporları’ndan bu ay PKK’nin adını da çıkardılar. Çekileceğine dair senaryolara örgütün ileri gelenlerinden biri: “
Bağıran siyasetin barış salvoları!
“Ah be denizinin mavisinde coştuğum, dağlarının efkârlı vakarına vurulduğum, yeşilinde huzur bulduğum, yüreği aydınlık insanları ile güvenç duyduğum ülkem.. Artık seni izlerken yoruluyorum, paslı bir hançer böğrümde vefa yoksunluğun.” E.N.C Bezirgânları ile top yekyekûn bir “barış” keklemesidir gidiyor ve görünen
“Özür” bahane, BOP “Şahane” (!)
Neredeyse ışık hızında hazırlanıp, pişirilip, 21 Mart’ta sunulan “Barış” soslu terör üstü “Dönerler”in lezzeti ile beynimiz hazdan (!) uyuşmuşken, öğrendik ki ne hikmetse Amerikan Başkanı Obama’nın da İsrail Başbakanı Netanyahu’yu göresi gelmiş aynı süreçte. Bu iki ülkenin dillere destan büyük
İnsaf Yahu!
18 Mart 2013 tarihinde Ergenekon Davası savcısının verdiği mütalaanın ardından televizyonlarda tartışma programı enflasyonu yaşandı . Sermayesi iktidarın iki dudağı arasında kilitli bazı haber kanallarında görmeye alıştığımız, bir türlü vazgeçilemeyen yandan çarklı yorumcular yine o meşhur karalama kampanyalarıyla sahnedeydiler. Yüzlerine
Sağlıkta dönüşüm çilesi
Son günlerde her hangi bir hastane veya sağlık ocağına yolu düşen oldu mu? Yoksulu, ay sonunda cebi delinmiş orta halliyi Allah düşürmesin dilerim. Çünkü; geldiği son noktada, sağlık sisteminin orası burası çekiştirilmiş, pejmürde algısı yaratan tıbbi terimler dizgesi dahi biçim
“İnsan yanımız” hep eksik…
“Adamın biri” bıkmadan usanmadan kendini anlatmaya çalışıyor. Sayısız kirlenmişliğin, çirkinliğin, adaletsizliğin örneğiyle dolu düzene isyanını dile getiriyor, “Uyanın!” diyor, “Sorgulayın, eleştirin!” diyor ama sesi cılız ve uzaktan geliyor dinlemek istemeyenlere… Olmadı mı olmuyor arkadaş, beyhude kendini anlatma uğraşısı . Ön
Sağduyuya davet
Zehir zemberek aylar birbirini ışık hızında kovalıyor sanki. Gündem takılı kaldığı sanısı yaratıyor ama değil. Matruşkalar misali bir gelişmenin içinden diğeri “ce” demekte. Yıllar önce bir açılım treninde yolculuğa zorlandık. Barışa duyduğumuz özlem ile bu sürecin neye, kime hizmet ediyor
Düşünceden güncele…
Dünyadaki gelmiş geçmiş uygarlıkların hepsinin düşünce tarihi ders alınması gereken örneklerle doludur. Bugüne ait düşünme yöntemlerinin temelleri çağlar öncesine dayanan kimi zaman gizli kapaklı olmaya mecbur bırakılmış felsefi akımların; varlığı, yokluğu sorgulayarak iz sürme çabaları sayesinde atılmıştır. Yadsımak ne mümkün?
Birgül Ayman Güler’i anlamaya çalışırken…
Son yıllarda etnik kimlikler üzerinden yürütülen, bölünmüş bir yeni Türkiye modeline olan özlemin “demokrat, liberal anlayış” perdelenmesiye ekranlarda dayatıldığı tartışmalarda, bölünmüşlüğün ülkeyi uçuruma sürekleyeceğini dilleri döndüğünce anlatmaya çabalı konuşmacıları izlerken aklıma hep Mevlana’nın: “Sen ne anlatırsan anlat, anlattıkların karşındakinin anladığı