Sevmenin inanılası, tamlayan, varlayan olabilmesi için önce emin olup, korkulara rağmen cesareti, hissedilene saygıyı güçlü kılmak ve Sartre’ın da dediği gibi uçurumun kıyısına gelinse dahi üstünden sıçramayı göze almak gerekmez mi? Tüketilesi bir şey değildir ki sevgi, aksine çoğaltılması, arttırılması
Hani aşırı stress altındayken gülme kriziniz tutar ama ardından birden ağlamak gelir ya içinizden, işte öylesi bir halet-i ruhiye içindeyim. Bir yanım hukuku guguklaştıran o büyük koalisyonun çatırdamasından ve üstü örtülmüş nice çirkinliklerin etrafa saçılmasından hoşnutken, diğer yanım düğmeye basan
Ne demişti Kenan Evren: “Töhmet altında kalmamak için o kadar adil davrandık ki hatta bir sağdan bir soldan astık…” Erdal Eren… 17 yıllık bir ömür; vicdan fakiri, zalim, sığ ve uzaktan kumandayla çalışan güdük bir kafanın hükmünde sona erdirildi. Bir
TOMA, yakın mesafeden biber gazı, darp bu kez kime; “Mesleğimize, Onurumuza, Geleceğimize Sahip Çıkmak İçin Tandoğan’dayız” diyen eğitim emekçilerine… Öğretmenlik mesleğinin itibarını iki paralık eden, eğitim idaresinin başına softaları getirip, bilimsellikten ve çağdaşlıktan uzak bir eğitimi dayatan anlayışın bezirganının “eli
Behey kadın düşmanları, yobaz bozmaları! Ne karanlık bir evreniniz var! Dilinizde zehir ilkelliğiniz, akışkan ama illa ki boğacak “bizden” önce sizi. Zira zihninizi çevreleyen örümcek ağları sizi “azap” kılıyor, bizi özgürlük aşığı… 20 Kasım 2013
Bölünüyoruz…
“Bölünüyoruz, parçalanıyoruz savaşın çığırtkan gölgelerinin marifetiyle. O gölgeler ki ırkçılığı, mezhepçiliği körükledikleri fütursuz yalanlarıyla düşmanlık tohumları saçıyorlar yurdun dört bir yanına. Oyuna gelmemeli, uyanık olmalı.” 11 Ekim 2013 Erdem Nur CENGİZ
Şimdi siz, muktedirin temcit pilavı gibi evde tutulduğunuzu söylediği %50, ikna oldunuz mu Suriye ile savaşa? Ardından gelecek yıkıma hazır mısınız yani? Daha şimdiden benzin aldı başını gidiyor. Ya çocuklarımız, çocuklarınız, gönüllü yollayacak mısınız gerçekliği kanıtlanmamış, kurgu olduğu tartışılan -ki
Şiddet görenin, katledilenin, yaşam hakkı, onuru elinden alınanın cinsiyeti, ırkı, mezhebi sorulmaz. İnsandır her şeyden önce. İnsanlığı oluşturan “insan”lardan biri de bir, çoğu da bir, haksızlığa, hukuksuzluğa, şiddete uğramışlığında… Mücadele tek yönlü olmaz, herkes için olmalıdır.” 22 Ağustos 2013
Gümüşsuyu’nda, başında Adalet oldu mu, Yürüyüşçüleri’ne müdahale farz olmuş yine (!) Oysa “Kahrolsun demokrasi, hilafet isterük” diyeceklerdi, bakın o zaman nasıl paşa paşa eylemlerini tamamlarlardı.
Bir kere zihnini üçkağıta açmışsan eğer, doğru en büyük düşmanın oluverir. Çünkü insan öncelikle kendini savunma üzerine kurar var oluşunu. Sürekli bir savunma hali de her şeyi “hak” ettiğin yanılsaması yaratır benliğinde. Battıkça batar ancak zirvede sanırsın kendini. Örneğin hizmetkarlarının