Ege Politik/ Erdem Nur Cengiz- Türkiye’de korunmaya ihtiyacı olan çocuklarla ilgili bugüne değin duyduğum en kapsamlı ve etkin bir proje “Sosyal Duvarları Yıkalım”. Devlet korumasındaki çocuk ve gençlere dair toplumsal bir yenilenmenin, şimdiye dek izlenen ötekileştirici, ayrıştırıcı tutum ve davranışlara
Bazen sözü başkalarına bırakıp, arkasında durmak gerekir doğruluğunun ve omuzlayabilmek seni soluksuz bıraksa da hakça, özgürce var olma mücadelesini… Geçmişinin açık alınlı, karanlığa direniş günlerini düstur edinerek elbette. Yorulsan da-ki insancadır arada bir tükenmiş hissedişin- diren insanca yaşamak ülküsünün verdiği
Kumpas ve kozlu siyaset
Kibirle beslenen kifayetsiz muhterislikten dem vurmuştum geçtiğimiz yıl yazdığım bir yazıda, muktedirin halet-i ruhiyesinin yansımalarına bakıp. Ancak itiraf etmeliyim ki 17 Aralık ile başlayan sürece dair tutumunun “bu denli” tahripkâr, saldırgan, anlam erozyonu yaratan, olanın bitenin üstünü örtmeye çabalı olacağını
Sevmenin inanılası…
Sevmenin inanılası, tamlayan, varlayan olabilmesi için önce emin olup, korkulara rağmen cesareti, hissedilene saygıyı güçlü kılmak ve Sartre’ın da dediği gibi uçurumun kıyısına gelinse dahi üstünden sıçramayı göze almak gerekmez mi? Tüketilesi bir şey değildir ki sevgi, aksine çoğaltılması, arttırılması
Hani aşırı stress altındayken gülme kriziniz tutar ama ardından birden ağlamak gelir ya içinizden, işte öylesi bir halet-i ruhiye içindeyim. Bir yanım hukuku guguklaştıran o büyük koalisyonun çatırdamasından ve üstü örtülmüş nice çirkinliklerin etrafa saçılmasından hoşnutken, diğer yanım düğmeye basan
Ne demişti Kenan Evren: “Töhmet altında kalmamak için o kadar adil davrandık ki hatta bir sağdan bir soldan astık…” Erdal Eren… 17 yıllık bir ömür; vicdan fakiri, zalim, sığ ve uzaktan kumandayla çalışan güdük bir kafanın hükmünde sona erdirildi. Bir
Ne kadar insan ve ne kadar demokratsınız?
“Behey vicdan/ niye sakınırsın kendini/ dilinden düşürmeyip Hakkı / hak yolundan sapmıştan?”ENC İnsan yanım ağlıyor zalimin hükmüyle vurulan kırlangıçlar için. Can bu, acıyorsa, yürekten duyanı da acıtıyor. Lanetlenmiş bugünden, yarına, aydınlık bir köprü için çağıldıyor her bir kıvrımından nice nice
TOMA, yakın mesafeden biber gazı, darp bu kez kime; “Mesleğimize, Onurumuza, Geleceğimize Sahip Çıkmak İçin Tandoğan’dayız” diyen eğitim emekçilerine… Öğretmenlik mesleğinin itibarını iki paralık eden, eğitim idaresinin başına softaları getirip, bilimsellikten ve çağdaşlıktan uzak bir eğitimi dayatan anlayışın bezirganının “eli
Behey kadın düşmanları, yobaz bozmaları! Ne karanlık bir evreniniz var! Dilinizde zehir ilkelliğiniz, akışkan ama illa ki boğacak “bizden” önce sizi. Zira zihninizi çevreleyen örümcek ağları sizi “azap” kılıyor, bizi özgürlük aşığı… 20 Kasım 2013
Çıkrık zorlanıyor, hesap derinde…
Bu köşeden birkaç kez “Açılım” diye başlayıp “Barış süreci” ne evrilen, başından beri tartışmalı girişim ve uygulamalarla ilgili düşüncelerimi paylaşmıştım. Yaşamsal ilkelerinden biri “Irkçılığa hayır” olan yurtsever, Cumhuriyet’e ve Atatürk’e sevdalı, demokrat olmaya çabalı biri olarak çözümsüzlüğü istemem, çözümsüzlükten keyif