Uyurdu gözlerinde Varlığını unuttuğun o volkan Serindi soluğun Üşütürdü Seni sarmak isteyeni Konuştuğunda Güneşin saklıydı Anıların gri bulutunda Bulup çıkarmayı bir türlü istemediğin, Küskünlüğünün yorgunluğuyla Peki şimdi nedir bu Yüreğini ve nefesini ısıtan umut Güne bakışındaki coşku Ve kulaklarını sağır
Sana
Cümlelerin yüklemi kararsızken Yeni bir öykü yazmak mümkün mü cancağızım? Özneyim diyorsun, sıfat arıyorsun kendine Sonu gelmeyen cümlelerin içinde. Anları çağırıyorsun yaşanabilsinler diye Yüklemlerin var umutla sunmak istediğin. Benimse tamamlanmamış sözlerim, Canlılığını yitirmiş gövdesine Çaresizce seslenen tedirgin yüklemlerim. Eylül’de… Erdem
Kuruluşunun 90. Yılında Cumhuriyetimiz
Yurtsever, aydın olma iddiasındaki her birey gibi endişeliyim ben de… 90. Yılını kutlamaya hazırlandığımız Cumhuriyet’imiz, karşı devrimin sinsice başlattığı ama artık gizlemeye bile gerek duymadığı bir tahribatla karşı karşıya, kimyası ile oynanıyor. Bu dönüşüme direnç gösterenler, “liberal” külâhlı, soldan devşirme
Bölünüyoruz…
“Bölünüyoruz, parçalanıyoruz savaşın çığırtkan gölgelerinin marifetiyle. O gölgeler ki ırkçılığı, mezhepçiliği körükledikleri fütursuz yalanlarıyla düşmanlık tohumları saçıyorlar yurdun dört bir yanına. Oyuna gelmemeli, uyanık olmalı.” 11 Ekim 2013 Erdem Nur CENGİZ
Eyvah, demokratikleşme paketi geliyor!
Bazen güzel, doğru, anlamlı olan zalime düşerse; zulme döner yüzünü… İşte öylesi bir mutasyonla çözüldü, bozuldu yaşamsal hücrelerimiz. Artık insanca var oluşa dair kavramlar ve dinamikler anlam erozyonuna uğruyor sürekli. Çünkü kullanıcısı virüs yayıyor, kendi çıkarı için var olanları teker
Sabıkalı şer koalisyonu ve emir erleri eşliğinde bir savaşa hayır!
Senaryo çakma zira özne ve edatlar dışında başrol oyuncuları dahi aynı olan bir kurgu evirilip, çevirilip gösterime sunuluyor. Stratejik öneme haiz, iştah kabartan bir bölgeden, sorunları daha önce ajanlarla da kaşınmış bir ülke seçilir. Önce beyin yıkama faaliyetlerinden olan kara
Şimdi siz, muktedirin temcit pilavı gibi evde tutulduğunuzu söylediği %50, ikna oldunuz mu Suriye ile savaşa? Ardından gelecek yıkıma hazır mısınız yani? Daha şimdiden benzin aldı başını gidiyor. Ya çocuklarımız, çocuklarınız, gönüllü yollayacak mısınız gerçekliği kanıtlanmamış, kurgu olduğu tartışılan -ki
Neden bizim ölülerimiz için de ağlamadınız?
Tüm TV kanallarında Mısır’da öldürülen Esma için iç çekerek ağlayışınız tekrar tekrar veriliyor. “Ağlıyorsunuz, ne güzel insansınız” diye düşünürdüm de, duyarlılığınız her insan olanın gadre uğramışlığının, katledilmişliğinin acısını da kapsasaydı eğer. Katledilen canın milliyeti, dini, mezhebi fark etmez tabii, acıtır
Şiddet görenin, katledilenin, yaşam hakkı, onuru elinden alınanın cinsiyeti, ırkı, mezhebi sorulmaz. İnsandır her şeyden önce. İnsanlığı oluşturan “insan”lardan biri de bir, çoğu da bir, haksızlığa, hukuksuzluğa, şiddete uğramışlığında… Mücadele tek yönlü olmaz, herkes için olmalıdır.” 22 Ağustos 2013
Gümüşsuyu’nda, başında Adalet oldu mu, Yürüyüşçüleri’ne müdahale farz olmuş yine (!) Oysa “Kahrolsun demokrasi, hilafet isterük” diyeceklerdi, bakın o zaman nasıl paşa paşa eylemlerini tamamlarlardı.