Son yıllarda etnik kimlikler üzerinden yürütülen, bölünmüş bir yeni Türkiye modeline olan özlemin “demokrat, liberal anlayış” perdelenmesiye ekranlarda dayatıldığı tartışmalarda, bölünmüşlüğün ülkeyi uçuruma sürekleyeceğini dilleri döndüğünce anlatmaya çabalı konuşmacıları izlerken aklıma hep Mevlana’nın: “Sen ne anlatırsan anlat, anlattıkların karşındakinin anladığı kadardır.” sözü gelir. Bir kaç gündür yürütülen CHP İzmir milletvekili Güler’i linç kampanyasını izlerken de zihnimde çokça yinelendi bu söz.

Ne demişti Birgül Ayman Güler:“Türk ulusu ile Kürt milliyetini eşit sayamazsınız…” Aslında bir akademisyen olarak anlatılmak istenene vurgu olarak seçilmiş kavramlarla seslenmişti. Irkların eşit olmadığı değildi söylenmek istenen. Ne yazık ki “demokrat” olduklarını savlayan niceleri, ulus ve milliyet arasındaki anlam ve içerik farklılığını anlamak için çaba sarfetmek bir yana, onun üzerinden -biraz da Güler’in öfkeli tarzını örnekleyerek-CHP’ye “ırkçı” yaftalamasıyla yüklenmeyi marifet saydılar.. Oysa tanıdığım ve bildiğim kadarıyla Güler ırkçı olmaktan uzak, Atatürk’ün işaret ettiği ulus kavramına bağlı bir siyasetçidir.

Kanımca, Güler’in Meclis’te sarf ettiği o sözlerin altında yatan; hak ve eşitlik kavramlarının sağını solunu büküp, çekiştirip, yeniden anlamlandırmaya çalışırken amacın, etnik ayrımcılığı bertaraf etmek değil, tam aksine Atatürk’ün “Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türkiye halkına Türk Milleti denir”diyen bir ülkü etrafında birleştirici, bütünleştirici tanımını ortadan kaldırmak olduğuna dikkat çekmek arzusudur. Bence talihsizlik, söz konusu milletvekilinin ,-CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun da grup toplantısında vurguladığı gibi- herkes tarafından doğru analiz edileceğini sanıp, üniversitede ders verirken kullandığı argümanlar eşliğinde akademik bir dil kullanmasıdır. Böylece CHP’yi yerden yere vurmak için fırsat kollayanların eline istemeyerek de olsa güçlü bir koz vermiştir. Zira okumayan bir toplumu gaza getirmenin en kullanışlı yollarından biridir anlaşılamayanı, işine geldiği gibi yorumlayarak aktarmak.Onu düşüncelerinden dolayı eleştirebilirsiniz, tıpkı Hüseyin Aygün’ün uç sayılabilecek yorum ve açıklamalarını eleştirdiğiniz gibi. Ama linç etmeye çalışmak, yok olmasını istemek de bir nevi ifade özgürlüğünü sadece bir ırk, bir zümre ya da grup için isteyenlere özgü faşist yaklaşımdır.

Sözün özü: Irkçılığın insanlık dışı bir kavram olduğunu kabul etmemek mümkün değil. Kimse doğarken ırkını seçebilir değilken, ırk üzerinden üstünlük taslamak ve ya bir başkasını aşağılamak akılcılıktan uzak, vicdanları rahatsız edecek eylemlerdir. Atatürk’ün Türk ulusu olgusunun içinde de ırk ya da din ayrımı yoktur.Aslolan;etnik kimliklerin kültürel özgürlük ve kanunlar önünde hak eşitliğinin sosyolojik temelde ve devletin güvencesinde varlanmasıdır.

Türkiye Cumhuriyetini gönenç içinde yaşatma ve bağımsızlığını koruma ülküsünü paylaşan “ulus” çatısı altındaki her etnik kimliğin, her dinden ve dahi mezhepten insanın yasalar önünde eşit hak ve özgürlüğe sahip olduğu, kültürel zenginliklerin kardeşçe yaşanıp paylaşıldığı bir gelecek özlemiyle…

Birgül Ayman Güler’i anlamaya çalışırken…
css.php