Senaryo çakma zira özne ve edatlar dışında başrol oyuncuları dahi aynı olan bir kurgu evirilip, çevirilip gösterime sunuluyor. Stratejik öneme haiz, iştah kabartan bir bölgeden, sorunları daha önce ajanlarla da kaşınmış bir ülke seçilir. Önce beyin yıkama faaliyetlerinden olan kara propaganda kullanılır. O ülkenin içindeki rejim muhalifleri kışkırtılır, hele de o rejimin başındakiler dalkavukları sayesinde mutlak hakim olmanın dayanılmaz hazzı ile büyülenmiş, yanlışlar yapmaya başlamışsa, bölme ve çarpma işlemlerine hazır demektir.

Bundan tam 10 yıl önce Irak için gerçekleşti bu senaryo. Sabıkalı koalisyon; BM’i Saddam’ın kitlesel imha silahları olduğunu ve birçok ülkenin güvenliğini tehdit ettiğini söyleyerek harekete geçirmek istedi. BM Doğrulama ve Teftiş Komisyonu’nun kimyasal silahların varlığı konusunda kanıtlarının olmadığını söylemesine rağmen, kimyasal silah kalıntıları olacağı gerekçesiyle koalisyon kuvvetleri operasyonu düzenlediler. Hatta bazı ABD’li yetkililer Saddam’ın El Kaide’ye destek verdiği suçlamasında da bulundular. İşgal Öncesinde CIA’in özel eylem bölükleri cirit atmaya başladı Irak topraklarında. Amaç önceden hesabı kitabı yapılmış işgal için uygun zemin yaratmaktı. İşgale tavır alabilecek, karşı gelecek komutanların ikna süreci de yaşandı. Iraklı Kürt Peşmergeleri örgütlediler, kuzeyde elverişli bir cephe oluşturdular.

ABD ve İngiltere’nin başını çektiği işgal 20 Mart 2003’de başladı. Gerekçeler insan hakları ihlallerini önlemek, bölgede “demokrasiyi” (!) yaygınlaştırmak vb. olarak sunuldu ve bu işgalin kod adı neydi biliyor musunuz?: “Irak Özgürleştirme Operasyonu”. Sözde kitle imha silahları yok edilecek, Irak İslamcı terörist gruplardan temizlenecek, Irak petrol yatakları güvenceye (!) alınacaktı. Kuzeydeki Kürtlerin desteği de alınarak, izleyenlerin hızına şaştığı bir biçimde o düzenli Irak Ordusu darmadağın edildi, direniş neredeyse yok gibiydi ve Saddam yakalandı, işgalden üç yıl sonra idam edildi.

Demokrasi meselesine gelince, en ağır insan hakları ihlalleri bizzat ABD Ordusu tarafından da gerçekleştirildi. Irza geçmelerin, ağır işkencelerin fotoğrafları insanlıktan çıkmışların, zevkle çektiği kendi fotoğrafları ile bugün hala ortalarda dolaşıyor. Bunun dışında mezhepsel bir iç savaş başladı, Şii ve Sünni gruplar arasında. El Kaide kollarıyla bu çatışmalardaki belli başlı saldırılarda rol oynadı, oynuyor. Irak nüfusunun %5.5’u kadarı evinden, yerinden edildi, göçmen durumunda yaşıyor, bir milyonun üstünde insan öldürüldü. Halen de çatışmalarda yüzlerce Iraklı öldürülüyor. Ülke can güvenliğinin olmadığı, çetelerin cirit attığı; kaçakçılık, adam kaçırma, organ ticareti ile de anılan bir duruma geldi. İşgal nedeni olan kitle imha silahlarına ne mi oldu? Varlıkları asla kanıtlanamadı.

Şimdi benzer bir senaryo, Suriye için uygulamaya konulmuş durumda. Sabıkalı ülkelerin başında ABD’nin olduğu bu senaryoda Türkiye, İsrail ve Suudi Arabistan yardımcı rollerde arz-ı endam ediyor. Bölgedeki bağımsız gazetecilerin birçoğunun işaret ettiği muhalif güçlerin gerçekleştirdiği saldırılarda kullanılan kimyasal silah polemiği, hedef yanıltılarak rejime ait gibi sunuluyor. İsrail “kanıt”(!) sunmada ötekileri sollasa da, Türkiye altta kalmama gayretiyle sürekli demeç verir durumda. E, sınırı komşu kapısı yapan, ülke içinde güle oynaya beslenen, pohpohlanan onca terörist bir işe yaramalı artık değil mi? Sığlığın, derinlik diye yutturulması gittikçe zorlaşıyor, zafer gerek (!) Sıcak paranın suyunu çektiği, ekonomik dengelerin alt üst olduğu, satılacak pek bir şeyin kalmadığı bir dönemde, kriz kapıda zorla tutuluyorken soluklanmak, mazeretlere sığınabilmek, algı değiştirebilmek için. Olası bir operasyona endeksli, son benzin zammı bir fren olmalı ekonomi çevrelerine, keşke, bakıp göreceğiz.

İngiliz Parlamentosu’ndan ret kararı çıkmasının şaşkınlığını üzerinden atmaya çalışan ABD’nin yanında harekatta Fransa’nın yer alacağı söyleniyor. Almanya ise BM kararını bekleme konusunda ısrarlı. Rusya sert mesajlarla karşıt görüşünü sürekli vurgulayıp, ABD’yi uyarıyor. Obama’nın özellikle kendi kamuoyunu ikna etmek için sınırlı bir operasyon düşündüklerini, rejimi değiştirmeye yönelik bir girişimlerinin olmayacağını söylemesi bizimkileri tatmin etmedi. Üstüne üstlük şimdi de kongre onayını ekledi şartlı müdahaleye (!). Oysa bizim kafadarlar ille de kapsamlı olsun istiyorlar, yoksa zaten düşen karizma yerlerde sürünecek. Davutoğlu Meclis kararını bile gereksiz sayacak kadar kaptırmış kendini son şansına (!).

Büyük Ortadoğu Projesi’nin temel unsurlarından biri Suriye ile İran’ın güçlü ilişkilerini, bağını koparmak. ABD’nin İran’ı alt edebilmek, İran ile müttefik olan ve Doğu Akdeniz’e açılan bu ülkede mutlak güç olma ideali için, emir erleri devrede anlayacağınız. Çünkü varlıklarını bu obur siyasete güdümlü sürdürüyorlar. Peki ya karşıt güçler? BM Güvenlik Konseyi oylamasında ret oyu veren Rusya ve Çin’in kendi geleceklerini de ilgilendiren bu saldırıya sessiz kalmayacaklarını düşünüyorum. Daha önceden de vurguladığım gibi Rusya mesajlarında sertlik dozunu arttırmaya başladı bile. Şimdi herkes Suriye’de inceleme yapıp dönen BM Heyetinin raporlarını bekliyor.

Silah baronlarının ellerini ovuşturarak beklediği bu süreç, adı geçen ülkelerin halklarını mutsuz ediyor. Çünkü başta Amerikan halkı olmak üzere, tüm halklar savaşı istemiyor. Faturasının saldırılan ülkeyle birlikte, saldırıya dahil olacak ülkelerin halklarına da çıkacağının bilincindeler. Yine masum siviller zarar görecek, yine onlar ölecek. İnsanoğlu bir sayfa daha ekleyecek tarihteki ayıplarına. Ve bilinçli olan her insan biliyor ki, Ortadoğu’da alevlenecek böylesi bir bölgesel savaş, büyük yıkımları ve olası bir dünya savaşını da körükleyebilir belki de. Zira bölge etnik kimlik ve mezhep üzerinden epey bir karıştırılmış, ayrıştırılmış durumda. Dilerim bu iç bunaltan olasılıklardan uzak, sağduyunun hakimiyetinde başarısız olur şer koalisyonu.

*Bugünün, emperyalizmin gölgesinde savaş çığırtkanlığı yapanlarına da, o sömürgenlere başkaldıran ve bu yolda canını ortaya koyan gerçek bir devlet adamının şu sözünü hatırlatıyorum:
“Savaş kaçınılmaz olmalıdır; bir ulusun hayatı söz konusu olmadıkça savaş cinayettir.” M. K. ATATÜRK *

Sabıkalı şer koalisyonu ve emir erleri eşliğinde bir savaşa hayır!
Etiketlendi:             
css.php