Şaşırmadan da üzülebiliyor insan. Bir yanın hukukun linç edildiğinin ayırdında; katle fermanı bağıran siyasetin savcı postuyla iliklerine kadar hissetmiş, diğer yanın ise insan kimliği ile zulmün galibiyetini kabullenemiyor. Değil mi ki “insansın” ve Yaradan’ın yüklediği vicdan sorumluluğu ile baş başasın, reddediyor ruhun, kulun kula ettiğini.

Bugün ülkemde, Silivri suç üretim merkezinde adaletin kansere yakalandığı tescillendi. 18 Mart 2013’te Ergenekon savcısının verdiği mütalaanın ardından bir yazı yazıp “İnsaf yahu!” demiştim. İsyanım vardı ama umutsuz değil. Şimdi ise yüreğimi sıkıştıran bir eyvah hali içerisindeyim. Bilip, görüp de anlamamakta ısrar ediyor benliğim, intikam süngüsünün; ‘o’nları, ‘biz’lerden parça parça ederek ayırdığını. İlginç olan, birbirinden çok farklı dünya görüşlerine sahip olanları bir terör örgütü potasında birleştiren mantığın, benzerleri de ayrıştırabilmesi, ötekileştirebilmesi.

Akla tuzak bir anlayışı var sonucun; varlığının kabul edildiği belirtilen o örgütün hala hiyerarşik yapısı meçhul. Birinci adam, ikinci adam, neferleri vs vs. hiç biri belli değil ama var (!). Ve ne hikmetse tek dertleri mevcut hükümeti devirmek ancak topluca bir arada bulunmuşlukları vaki değil. Yani bu Ergenekongiller dünya sathında görülmemiş bir şeyi başarıyorlarmış az kalsın. Neyi mi? Çoğu birbirlerinin yüzünü dahi görmemiş, iletişim kurmamış örgüt üyeleriyle, olmayan bir hiyerarşik örgüt şemasıyla, nasılsa hazırlanmış birbirinden bağımsız planlarla, kim olduğu bilinmeyen lideriyle, cebir ve şiddet kullanarak hükümeti devirmeyi. Yani darbeye teşebbüs ettikleri söyleniyor. İlginçtir suçlananlardan biri bile böyle bir örgüt var ve ben de onun üyesiyim demiyor. Çoğunun tek önemli özelliği siyasi erke muhalif olmaları. İntikam süngüsü de oradan vuruyor zaten.

Diyorlar ki “Bu cezalar, bağımsız yargının kararıdır”. Nasıl yani? Bu ülkenin Başbakan’ı “bu davanın savcısıyım” diye bas bas bağırmadı mı ekranlarda? İşte o özel yetkili mahkemeler de savcısına “eyvallah” dedi. Ve 12 Eylül’ün meşhur DGM’lerinin yerine kurulmuş, devamı olmuş Özel Yetkili Mahkemelerin kalan son örneği (*), ceza tufanı ile kapanışını yaptı. Görev tamam. Sürekli yinelenen malum mağduriyet fantezisinin de dibine vuruldu. Mesele budur.

Özel yetkili mahkemeler tarafından verilen “özel” kararlar Türk Hukuk Sistemi’ni yeterince tartışılır hale getirdi. Bu tür mahkemelere gerçek demokrasinin ve bağımsız hukukun işlediği ülkelerde pek rastlanmaz. Bizde rastlanabilir, nedenini açıklamama bilmem gerek var mı?

Siyasi kararları adalet olarak yutturmaya kalkışanlara sormalı; gerçekten darbe yapmış olanların yargılanması ne alemde? Katillerin, tecavüzcülerin serbest bırakıldığı bu sistemde, darbeye teşebbüsün cezası neden müebbet kere müebbet? Derin devletin adamı olduğu kanıtlanmışların hokus pokus yasa değişikliği ile cezaevinden kurtarıldığı bu ülkede eline silah almamış gazetecilere verilen o cezalar reva mıdır? Yapılan usul hatalarını, düzmece olduğu kanıtlandığı halde var sayılan bazı delilleri, ufak tefek önemsiz, davayı etkilemeyecek hatalar olarak servis etmek insanlığa sığar mı?

İdam cezası kaldırılmıştı ya, bence idama mahkum etmekle, yaşları 50-70 arasındaki sanıkları 40 yıla, 50 yıla, müebbete mahkum etmek arasındaki fark yok gibi. Bu kararlar tamamen onanırsa maalesef Silivri mezarlığı da diyeceğiz Cezaevine. Dilerim öylesi bir kabusu yaşamayız.

Mahkeme’nin kararlarına övgüler düzenlere söyleyeceklerimle yazımı sonlandırıyorum. Bu sonuçlar karşısında sevinç naraları atanlar bana antik Roma’da ölümüne dövüşlerin gerçekleştirildiği arenaların şiddete doymayan izleyicilerini hatırlatıyor. Unutmasınlar ki, bir gün onlara da adalet gerekecek. Dilerim; Silivri’de vicdanları sızlatan intikam kokusu rüyalarında eşlik etsin bu türlere. Yine dilerim ki bir daha intikamın soğuk nefesini duymayacağımız, aydınlık ve birlik içinde yaşayabileceğimiz günler de görelim bu ülkede?

(*)Bundan tam 1 yıl önce 3. Yargı paketi ile Terörle Mücadele Kanunu’nun 10. maddesinde yapılan yeni düzenleme nedeniyle, özel yetkili mahkemelerin dayanağını oluşturan Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 250. 251. ve 252. maddeleri yürürlükten kaldırılınca, özel yetkili mahkeme de ortadan kalktı.

Silivri’de vicdan sızlatan intikam kokusu
Etiketlendi:         
css.php