Hani o yağcı lafazanların dillerine pelesenk olmuş bir söz var ya: “Normalleşiyoruz!” diye, utanmadan itiraz edeceğimiz tutuyordu. Neyse ki hemen her gün ve gece, iktidarla sarmaş dolaş olmuş medya organlarıyla bellettiler bize sonunda. Meğer nasıl da anormal bir yaşam sürüyormuşuz (!). Çok şükür el attılar da, düzeltiliyoruz oramızdan buramızdan çekiştirile çekiştirile. Hoş biraz yan etki sıkıntısı çekiyoruz, şırıngadaki şifalı (!) ilacın tesiriyle ama olsun, elbet dönüşüm başarıyla sonuçlanacak, normalleşebileceğiz tamamiyle!
Hep bizi bizden çok düşünen yönetenlerimiz olsun istemiştik, oldu işte. Sağlığımız, dirliğimiz, ahlakımız emin ellerde. Malum kafamız sarmıyor, düşünemiyoruz, bu yüzden bizim yerimize devlet büyüklerimiz karar veriyor nasıl yaşayacağımıza. Sarmayan şey “dank” ettiğinde biz zaten bütünüyle “normalleşmiş” olacağız.
“Sıkı”yönetim altında yaşamak nasıl da rahat, düşünmek yok, sorgulayıp Allah muhafaza sürmenaj olma tehlikesi yok. Metroda bile ahlakımızı düşünüyorlar, “ahlak kurallarına uyun!” uyarısı yapıyorlar, edepli yaşıyoruz sayelerinde. Biz uykucu şirinler pirüpak kalalım diye, küfürlü konuşma yükünü de üstleniyorlar, ne güzel! Yaşasın ipe gelesice demokrasi!
Ulusal bayram da neymiş, tez yasaklana! Hele çelenk koymaya teşebbüs asla hoş görülmeye, hemen cezalandırıla! Aslında Kurtuluş Savaşı falan da olmamış, Vahdettin bir kükremiş “Çekilin!” diye, işgal kuvvetleri korkudan kaçmış. Zaten ülkedeki tüm tarih kitaplarını yeniden yazmalı. Ne kötü şeyler sokuyorlar insanın aklına (!) Atatürk ve silah arkadaşlarının bizi kurtarmak için yaşamlarını ortaya koyduğunu, ölümlerden döndüğünü falan. Olacak şey değil (!) Ah be Atam sen kalk, bize “hasta adam” diyen ülkelerin medeniyet seviyesine çıkar ülkeyi, niye karışıyorsun değil mi, ne güzel cahil kalacaktık, huzur bulacaktık işte!
Hak aramak da neymiş, ulu devletlu ne hak verirse onla yetinmek esastır. Öyleyse protesto eylemi yapmak zinhar kabul edilebilir değil, kalkışanın biber gazı ile terbiyesi şarttır. Bir de grev neyin yapıyorlar, çalışma koşulları kötüymüşmüş, geçinebilecekleri kadar ücret alamıyorlarmış, emekçilermiş. Çalışma sen de, git evine paşa paşa makarnanı, kömürünü al, otur. Bak sonra hakkını helal etmez bir “bakan”ın. Sen büyüklerimizden daha mı iyi bileceksin ne koşulda, kaç parayla yaşanacağını? Adı üstünde Çalışma ve sosyal güvenlik “bakan”ımız bile söyledi asgari ücretle rahat rahat geçinebileceğimizi.
Utanmadan bir, bilemedin iki çocukla yetinmeye kalkışıyorsun. Olmaz, sürekli üreyeceksin, böylece belki 800 lirayla çok çocuk büyütmenin formülünü keşfedersin de Nobel İktisat ödülü alırız, seviniriz ülkece.
Şimdi de alkollü içkilerle ilgili yeni yasak düzenlemelerine takıyorsun kafayı. Sağlığımızı düşünüyorlar fena mı? Sakın,” turizm ülkesiyiz, turistik yerlerde 22.00-06.00 arası yasak olur mu? Ne diyeceğiz turiste!” deme. Alkol bulamazlarsa ayran içsinler, maksat kafa bulma değil mi, niyettir önemli olan!
Neyse çoğu “gitti”, azı kaldı! Neyin mi? Onu da siz bulun canım . Beynimde karıncalanma başladı yine, sanırım “normalleşiyorum”, doktorum nerde?