Son günlerde her hangi bir hastane veya sağlık ocağına yolu düşen oldu mu? Yoksulu, ay sonunda cebi delinmiş orta halliyi Allah düşürmesin dilerim. Çünkü; geldiği son noktada, sağlık sisteminin orası burası çekiştirilmiş, pejmürde algısı yaratan tıbbi terimler dizgesi dahi biçim ve anlam değişimine uğramış görünüyor. Örneğin artık hasta değil düpedüz sağlık satın almaya çalışan müşteriler haline getirildik. Doktorlar da bir yandan sağlıklarını, hayatlarını yitirmemek için çabalayarak sayısı gittikçe artan hastaya bakarken, hizmet üretmeye çalışan, sermayenin ara elemanlarına dönüştü. Bir de eczane safhası var, eczacıların neredeyse tıbbi sekreterlik yapar olduğu…

Bu iktidar döneminde sağlıkta reform söylem ve icraatlarının konuşulmaya başladığı ilk yıllarda şüpheciliğimle tanınan bendeniz bile Aile Hekimliği uygulamalarının yaygınlaşmasını, müjdesi verilen üniversite hastanelerinden SSK’lıların da kolaylıkla faydalanabilme olanağını vs. memnuniyetle karşılamıştım. Tüm bu gelişmelerin sosyo-ekonomik durum farklılıklarının yarattığı eşitsizlikleri giderme yolunda bir adım olduğunu savlayanlara inanmak istemiştim. Gördüm ve gördük ki kazın ayağı öyle değil. Reform denilen şey, ağırlığı her geçen gün artan vergi kamburumuza bir hörgüç daha eklemenin yeni bir yoluymuş. Alt yapı hazırlamadan, yeterince plan, program yapmadan yenilik diye sunulan her icraat gibi allanıp pullanıp önümüze getirilen bu “Sağlık Reformu” nun değişkenleri , yüksek maliyetlerle bütçemize yansıdı. Aile Hekimimizin muayenesinden sonra yazdığı reçeteyle eczaneye gittiğimizde, karşımıza çıkan ödeme tablosu buna en açık örnektir.

SGK’yı verimli ve kâr eder hale getirmenin ve bütçe açıklarını kapamanın yolunu sağlık hizmetlerinin ticarileştirilmesinde buldukları çok açık. Bu yeni sistemle birlikte tam gün yasasıyla yaşam standardı düşen, üstüne üstlük mesleklerini icra ederken, işletmelere dönüşen hastanelerin mali kaygısını da yaşar hale gelen doktorlar ile iyileşmesi için gerekli ilaca ulaşma, ilacın oranı yükseltilmiş katkı payını, reçete ve muayene ücretini ödeme sorunlarıyla boğuşan hastalar pek de iç açıcı bir tablo oluşturmuyorlar. Sağlıkta Uygulama Tebliği (SUT) getirildiğinden bu yana hizmetin kalitesinin iyileştirilmesinden ziyade kazancın takibine yönelim söz konusu sanki. Gelinen bu noktada sağlık hizmetinin nitelik kaybına uğradığını rahatlıkla söyleyebiliriz.

Gelelim eczacılara, onların da iş yükü artmış durumda; hastaların reçetelenmiş ilaca kolayca erişimindeki asli görevlerinin yanı sıra muayene ve reçete ücretleri ile de uğraşmak, sistemdeki rapor ve düzenleme yanlışları nedeniyle zaman zaman doktor peşinde koşmak zorunda bırakılıyorlar. Hastaların ilaç tedavilerini ciddi anlamda sekteye uğratan uygulama yanlışlıkları ve ilaç bedellerindeki artışın hastaya yansımasında aracı olmak eczacının sorumluluğu olmamalıdır.

Tıp alanında yüzümüzü güldüren başarılara gölge düşüren bu sistem ve anlayışa daha ne kadar vize verilecek? Sağlığın temel bir insan hakkı olduğu gerçeğini göz ardı eden ve sağlıkta çözümsüzlük üreten bu anlayışın değişmesini dilemekten başka bir şey gelmiyor elden ne yazık ki! Hastayı merkeze alan, insan odaklı, adil bir sağlık sisteminin özlemiyle tüm sağlık emekçilerinin tıp bayramını kutluyorum.

Sağlıkta dönüşüm çilesi
Etiketlendi:                 
css.php